17 Mayıs 2012 Perşembe

Resimleşen Şehnamecilik ve Geliştirilen Portrecilik






Kanuni Sultan Süleyman döneminin bir diğer yeniliği, şehname türündeki tarihi konulu eserlerin resmi bir karakter kazanmasıdır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde oluşan sanat ortamında Padişah Portreciliği de önemini korumuştur. Fatih Sultan Mehmet döneminde yerleşen Padişah Portreciliği geleneğinin, XVII. Yüzyıldaki temsilcisi sayılan Nigari Mahlaslı Haydar Reis bu dönemde tam profil ve dörtte üç kalıbını kullanarak Kanuni Sultan Süleyman (TSMK, H. 2134, y.8) minyatür geleneğinde portresini yapmıştır.

 



Batılılaşma Dönemi
18. ve 15. yy. Osmanlı’nın eski önemini yitirdiği ve Batı’nın üstünlüğünü kabul ettiği bir dönem olmuştur. Daha önceki yıllarda yaşanan bazı siyasi olaylar Osmanlı Devleti’nin Avrupalılarla ticaret anlaşmaları yapmaya zorunlu kılmış ve Fransızlar Osmanlı’nın her yanına yayılmaya başlayarak sosyal hayat üzerinde etkileri başlamıştır. Bu batılılaşma hareketleri “Lale Devri” olarak bilinen III. Ahmed’in saltanat yıllarında hız kazanmıştır.
Batıyla yakın ilişkiler kuran Osmanlı bu yıllarda elçilerini uzun süreli görevlerle yurtdışına göndermiş, bunlardan Fransa’ya gönderilen yirmi sekizi Mehmet Çelebi’nin yurda dönerken yanında getirdiği Paris çevresindeki yaşamı, sarayları, bahçeleri anlatan kitaplardaki resimlerin Osmanlı sivil mimarisini de etkilediği düşünülmektedir. Bundan sonra 1722’de yaptırılan Sadabad Kasırları XIV. Lavis’nin saraylarına benzeyen yeni tasarımlara göre inşa edilmiştir.



İlk Türk matbaasının 1727’de Said Mehmed Efendi ile İbrahim Müteferrika tarafından kurulması ve Türkçe kitapların basılması sanat çevrelerini de etkilemiştir. Yabancı elçilerle birlikte İstanbul’a gelen yabancı ressamlar da Osmanlı tasvir sanatındaki değişimleri tetiklemiştir. Bununla beraber İstanbul’a gelip Pera’da çalışmaya başlayan ve III. Ahmed’in saray törenlerini belgeler nitelikte  resimler yapan Ressam Vanmour’un saray için çalışan Levni mahlaslı Abdulcelil Çelebi’yi etkilemiş olması kuvvetle muhtemeldir. Levni geleneksel minyatür üslubuna yeni ifade biçimleri kazandırmıştır.
Dumanlı tasvir sanatlarında III. Ahmed döneminden sonra resim yapan sanatçıların daha yenilikçi adımlar attığı görülür. Geleneksel minyatür üslubu ile çalışan son nakkaşlardan biri de Abdullah Buhari’dir. Bunlar Levni’nin eserlerinden farklı olarak belirli bir kadın ya da erkek modele bakarak çalışmış gibilerdir.



Üç boyutlu hacimli anlatıma geçişi Levni’den daha ileriye taşıyan Abdullah Buhari’nin çiçek resimleri de vardır. III. Ahmed döneminde bir şiir defterini (TÜK, T. 5650) çiçek resimleri ile süslemiş olan tanınmış müzehhiplerden biri de Ali Üsküdari’dir. Onun ve Abdullah Buhari’nin yaptığı çiçek resimleri dönemin üstün boyama tekniğine sahip tasvirleridir.
1691 yılında kopya edilmiş bir Hamse-i Atâî nüshası (TİEM, No. 1969) sayesinde üç boyutlu mekan denemeleri ve gölgeli boyamalarla Osmanlı minyatür sanatına yenilikler getiren bazı tasvirler günümüze kadar ulaşmıştır.


 
Cazulî’nin Delcil-i Havrak isimli dua kitabının çok sayıda resimli kopyası yapılmış, Mekke ve Medine gibi kutsal kent tasvirlerinde başarılı perspektif denemeleri vardır. 1727-1747 yılları arasında hazırlanmış ve burçları simgeleyen figür tasvirlerine sahip Tercüme-i İkdü’l-Cümân fi Tarih ehl-ez Zamân (SK, Lala İsmail 318; TSMK, B. 274) adlı eserde yıldız ve burçları temsil eden üç boyutlu hayvan, insan, çıplak kadın tasvirleri yüzyılın değişen dünya görüşü ve bezenişi ile açıklanabilir. Bu eserdeki ışık gölge oyunları,orantılardaki doğruluklar geleneksel minyatür üslubundan uzaklaşılarak Batı resim geleneğine ne kadar yaklaşıldığının göstergesidir.
1750’li yıllardan sonra daha çok kıyafet resimleri ve padişah portreleri yapılmıştır. 19. yy. başlarında kıyafet resimlerinin yer aldığı imzasız iki albüm (AEM, No. 9005 ve 8283) o dönemde başkente yaşayan farklı etnik kökenli kadınların ev içi ve sokak giysisi modasını yansıtması bakımından belge niteliği taşır.



Kitap Resminden Tuvale Geçiş:
18. yy. ikinci yarısında Osmanlı tasvir sanatlarında yeni bir dönem başlar. Osmanlı sarayının hizmetine giren Refail ve Kapıdağlı Konstantin’in tuvallere yaptıkları padişah portreleri bu değişimin ilk örnekleridir.
Refeil ve Konstantin’in eselerinden de anlaşılacağı üzere bu dönemde Osmanlı tasvir sanatlarındaki minyatür tekniği artık eski önemini yitirmiştir. Her iki sanatçıda Avrupa Resim geleneğine daha uygun betimlemelerle Dumanlı kitap resimlerinin gelensel kimliğinden sıyrılmasına katkıda bulunmuşlardır.

19. yy. başlarında bazı kitap resimlerinin sefaretname türü eserlerde yer aldığı görülür. Bunlardan en önemli Sefaretname-i İran’dır. (MK, Ali Emiri No. 822) Eser Bozoklu Osman Şakir tarafından 1811 yılında hazırlanmıştır.

Sefaretnameler arasında, elçi Abdülvahhab efendi ve diğer Osmanlı elçilerinin yer aldığı üç albüm, Osmanlı kitap sanatının en geç tarihli resimlerini barındırmasıyla önem taşır.
Batılılaşma adımı sonucunda 18. yy. sonlarından itibaren geleneksel kimliğini yitiren Osmanlı minyatürünün yerini 1878 tarihinden itibaren ağırlıklı olarak duvar resimleri ve ilk örneklerini padişah portreleri ile veren tuval resimleri almıştır.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder